Önce, son günlerin tartışma konusu olan Osmanlıca ile söze başlamak istiyorum. Osmanlıca dil tartışmaları hakkında siz ne düşünüyorsunuz

Osmanlıca Türkçedir. Bugünkü Türkçemiz Latin harfleri ile yazıldığı gibi Osmanlılar döneminde ise Türkçe, zenginleştirilmiş Arap alfabesi ile yazılıyordu. Her Türk'ün mutlaka bilmesi ve okuması gerekir. Onu bilmek bin yıllık kültürünü, medeniyetini, sanatını, ilmini, tarihini, ahlâkını bilmektir. Bilmemek ise bunlara düşman olmaya kadar götürür. Körü körüne Osmanlı düşmanlığı yapanlar şayet yüz yıl önceki Türkçe kitaplarını okuyabilseydi ecdâdını anlardı. Dilini kaybeden özünü kaybeder

 
 
Bugüne kadar birçok tarihçi ile karşılaştım ama, siz Osmanlıyı daha farklı savunuyorsunuz. Bu Osmanlı tutkusu nereden geliyor

Otuz yılı aşkın akademisyenlik hayatımda şunu gördüm. Pek çok tarihçi Osmanlıya iftira atıldığını görüyor, biliyor fakat iş savunmaya veya doğruları anlatmaya gelince çeşitli sebeplerle susmayı tercih ediyor. Bu durum Osmanlı düşmanlarına ve iftira atanlara daha bir cüret veriyor. Bunlara karşı doğruları da aynı açık yüreklilikle yapmak lazım... Farklılık buradan kaynaklanıyor. Heyecan ise tarihin kendisinde var. Tarihi kimya, matematik gibi anlatamazsınız. Sevinci, hüznü, savaşı, barışı aynı ses tonuyla anlatmak olmaz. Tarihçi biraz da yaşamalı diye düşünüyorum. Diğer taraftan Osmanlı benim ecdâdım. Benim geçmişim. Benim tarihim. İnsanın tarihine, geçmişine ve ecdâdına tutkusunun olması çok normal... Asıl Osmanlı düşmanlarına bu husumet tutkusu nereden geliyor diye de düşünmek gerek değil mi

TARİHİMİZ YENİDEN YAZILMALI

Çok doğru. Bizzat bende de okul yıllarında öğrendiğim tarih bilgisinin eksik öğretildiği ve Batı yanlısı verildiği kanaati var. Bize öğretilen tarih doğru mu değil mi Sizce tarihimiz yeniden yazılmalı mı

On yıllarca öyle yanlışlar edildi ki bunları düzeltebilmek için uzun yıllar çalışmak gerek. Belki bugün o yanlışların çoğu yapılmıyor. Ancak bugün de tarihimiz verilmesi gerektiği şekilde verilmiyor. Bu itibarla tarih kitaplarının yeniden yazılması gerekir. Hangi sınıfta ne, ne kadar verilmesi lazım iyi değerlendirilmelidir. İlkokul ve Liselerde tarih şuurunun oluşmasına yarayacak bilgiler sunulmalıdır. Gereksiz bilgilerle öğrenci tarihten nefret ettirilmemelidir. Batı sanatı, romanı ve dizileri ile tarihine destek olurken, biz aynı yollarla tarihe düşmanlığımızı devam ettiriyoruz maalesef

Gerçek Osmanlı tarihini nasıl öğrenebiliriz. Bununla ilgili kaynaklar, çalışmalar var mı Neler

Elbette ki ana kaynaklarından öğrenilir. Arşiv vesikaları ve döneminin eserleri bu konuda en önemli vesikalardır. Bu belgeler Osmanlıda fazlasıyla bulunmaktadır. İşte bu belge ve vesikaları önyargısız olarak kullanan ve değerlendiren tarihçilerin eserlerini okumakla doğru bilgiye ulaşılabilir

Osmanlıyı anlatan KAYI serisi fikri nasıl doğdu

Öğrencilerimin değişmeyen suallerinden biri bu... Hemen her sene aynı suallerle karşılaşıyordum. Padişahlarla ilgili akıl almaz iftiralar, entrikalar, harem, devşirme meselesi ve daha nice konularda yalan yanlış bilgiler. Bunları sadece talebelerime anlatmakla iş bitmeyecekti. Yazmam ve diğer bölümlerde okuyan herkesin istifadesine sunmam gerektiğini anladım. İşte o zaman Ka-yı serisi ortaya çıkmaya başladı

Seri kaç kitaptan oluşuyor Sizce istediğiniz kitleye ulaşabildiniz mi Kitaplarınız ilgi gördü mü

Şu anda altı kitap oldu. İnşallah tamamlandığında on bir kitap olacak. Kayı kitapları ilmi bir eser. Üslubu ise hemen herkesin rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir tarzda kaleme alındı. İlgi ve memnuniyeti her vesile ile görüyorum. Zira okuyan herkes dostuna ve ahbabına tavsiye ediyor. İstediğim kitle ise tüm Türkiye'dir

Osmanlı Devleti neden uzun ömürlü oldu

Bunu Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye nasihatinde görebiliriz. O nasihatler Osmanlının anayasası hükmündedir. Kayı 1'de uzun anlattığım üzere bu temelin dört direği vardır. Bunlar edep, yerine adam yetiştirmek, ilim ve adalettir. İşte Osmanlıyı cihanşumül yapan bu prensipler olmuştur

Osmanlı'nın bir cihan imparatorluğu olmasında Sultan Süleyman'ın etkisi nedir

Fatih Sultan Mehmed Türk birliği, II. Bayezid Han kültür, Yavuz Sultan Selim Han ise İslam birliği hamlelerini gerçekleştirmişti. Kanuni Sultan Süleyman birlik ve beraberliğini tamamlamış olarak devraldığı bu ülkeyi, haşmetli bir cihan devleti yaptı. İşte bu büyük başarı Türk-İslam birliğinin neticesiydi. Bundan büyük dersler çıkarmak gerekir

Böyle güçlü bir devlet ne oldu da dağıldı
 
Bunda son üç yüz yıl içerisinde işlenen nice hataların ortak tesiri vardır. Ancak en önemli sebep defalarca tekrarlanan ve bir devlet için felaket olan darbelerdir. Nihayet ittihat ve terakki darbesi ise Osmanlı Devletini yıkıma götüren en büyük talihsizlik olacaktı

Bugün Ortadoğu kaynayan kazan. Osmanlının yokluğu hissediliyor mu? Osmanlı olsa idi yeniden bu bölgede düzen sağlanır mıydı

Ortadoğu'yu karıştıranlar Türkün ve Müslümanların düşmanlarıdır. Böl parçala ve zengin kaynaklarını sömür politikası içerisinde işlerini görüyorlar. Bölünmüş Müslümanlar da birbirlerini boğazlıyorlar. Güçlü ve adil Osmanlı idaresi her zaman huzur vesilesi idi. Müslümanlar kıymetini bilmeyince Cenabı Hak o nimeti ellerinden alıverdi. Sonuç meydanda hepimiz ibretle izliyoruz

DİZİLERDEKİ OSMANLI

Osmanlının kuruluş tarihi tartışılıyor. Sizin görüşleriniz nedir. Mesela TRT'deki Ertuğrul dizisinde de Ertuğrul'un babası Süleyman şah gösterilmiş, siz ise Gündüz Alp diyorsunuz
Böyle başka muallak bilgiler var mı

Halil İnalcık Bey Osmanlının kuruluş tarihi olarak 1302 yılını ortaya attı. Basının yaygarası dışında hiçbir Osmanlı tarihçisi bu iddiaya iltifat etmedi. Zira 1299'da Osman Gazi adına hutbe okutmuştu. Hutbe ise saltanat alametidir. Ertuğrul dizisi yanlış kurgu üzerinden gidiyor. Evet, Ertuğrul'un babası Süleyman Şah değil. Bunun yanlış yansımaları daha olacak. O zaman Ahlat'ta Haçlılar ve Tapınak şövalyeleri diye etkin bir güç yok. Kayılar Moğollardan kaçıyorlar. Ancak dizide Moğollardan eser yok. Ayrıca Süleyman Şah'ın sol eliyle yemek yemesinden, Kayı'nın ongunu (arması) olan şahin kuşu yerine domuz başı konulmasına kadar bir dizi hatalar var. En korkuncu ise Kayıların yeni Müslüman olmuş gibi sunulması. Açıkçası senaryoyu Kayılara uygun bulmadım

Peki Muhteşem yüzyıl dizisi

Açıkçası ben bu diziyi ısmarlama olarak görüyorum. Osmanlının imajını bir kez daha yok etmek üzere kurgulandı. Doğru tek bir karesi olmayan bir diziydi. Yanlışlarını silmek sadece Türkiye'de yüzyılları alır. Peki, sattık diye övündükleri seksen ülkede yaptığı tahribat nasıl silinecek. Reyting kaygısıyla dizi çekerseniz yanlışları silmek bir yana yeni yanlışları eklersiniz. Ertuğrul dizisinde bu görülüyor. Kösem Sultan dizisini bilmiyorum. Bu mantıkla zor.

Hürrem Sultan'ın Osmanlı tarihindeki yeri nedir

Kanuni Sultan Süleyman'ın otuz sekiz yıllık sevgili eşi. İffetli, namuslu, yetenekli bir hanımefendi. Bir Osmanlı padişahının annesi... Yaptırdığı eserlerle Osmanlı kadınları içerisinde belki en hayırseveri

Osmanlıda harem çok konuşuldu. Harem nedir

Bilirsiniz Harem haramdan gelir. Onun ancak teşkilatı yani işleyişini bilebilirsiniz. Buna rağmen Osmanlının en bilinen tarafı gibi yalan yanlış nice eserler yazıldı. Burası padişahın, annesinin, eşlerinin ve çocuklarının yaşadığı özel bölümdür. Ayrıca cariye denilen kadın hizmetliler vardır. Harem Enderun gibi bir mekteptir. Kadınlar akademisidir. Hanedana olduğu kadar enderunda yetişen devlet adamlarına eş hanım yetiştiren bir kurumdu. Bu konuda "Valide Sultanlar ve Harem" kitabım okunabilir

Son olarak okurlarımıza ne söylemek istersiniz

İnsanlar Osmanlı hakkında yanlış bir söz duyduklarında önüne koskoca bir soru işareti koysunlar. Osmanlıyı yargılamasınlar, araştırsınlar. Sonunda iyi ki araştırmışım ve okumuşum diyeceklerdir. Ecdâdlarının altın harflerle yazılmış, başlarını eğdirmeyecek şerefli bir tarih bıraktıklarını göreceklerdir.


OSMANLIYI OSMANLI YAPAN NASİHAT

Ey bağlarımın tatlı meyvesi olan Oğul! Saltanatına mağrur olma. Unutma ki dünya Hazreti Süleyman'a kalmamıştır. Unutma ki dünya saltanatı geçicidir. Lakin büyük bir fırsattır. Allah yolunda hizmet ve Peygamberimiz Aleyhisselamın şefaatine mazhariyet için bu fırsatı iyi değerlendir! Dünyaya ahiret ölçüsüyle bakarsan; ebedi saadeti feda etmeye değmediğini göreceksin.


Prof. Dr. Ahmet ŞİMŞİRGİL

1959'da Boyabat'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1982'de Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden  mezun oldu. 1983'te aynı bölümde Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1990'da "Osmanlı Taşra Teşkilatı'nda Tokat (1455- 1574)" isimli çalışmasıyla, Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde Tarih Doktoru unvanını aldı. 1997'de Doçent olan Ahmet Şimşirgil, 2003'te Profesör kadrosuna atandı. Halen aynı üniversitede öğretim üyesi olarak gö- revine devam eden Şimşirgil'in Osmanlı siyasi hayatı şehir tarihi ve teşkilatı ile ilgili birçok basılmış eseri ve çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda ilmî makalesi bulunmaktadır. Kayı serisi kitapları oldukça ilgi görmektedir